Dün tesadüfen Karşıyaka Haber Gazetesi'nin bir haberine denk geldim. Haberde Karşıyaka Belediyesi'nin 17 Temmuz tarihinde tek bir gündem maddesi ile toplanacağı yazıyordu. Toplantının konusunun ise Ziya Gökalp Kültür Merkezi ile Bülent Ecevit Kültür Merkezi'nin borçlar karşılığında SGK'ye devri olduğu belirtilmişti. İlgili belediye meclisi çağrısına baktım. Bu çağrıda kültür merkezleri ifadesi veya adları kullanılmamış; onun yerine ada ve parsel numaraları verilerek taşınmazların devri önerisi diye yazılmış. CHP'li Karşıyaka Belediyesi, CHP eski genel başkanı Bülent Ecevit'in adının verildiği kültür merkezini borç karşılığı SGK'ye devretmek istediğini açıkça yazmaktan çekinmiş. Ziya Gökalp de Atatürk'ün cumhuriyeti kurarken etkilendiği yazarlarımızdan biridir ve aynı zamanda Türkolog'dur biliyorsunuz. Ve onun adının verildiği kültür merkezi Karşıyaka'nın ilk kültür merkezidir. Her iki kültür merkezinin ismini yazmaktan belli ki utanarak bu önergeyi gündeme getiriyorlar. Sırf bu durum bile hatalarının apaçık göstergesi.

Elbette böyle bir konunun değil oylanıp kabul edilmesi, gündeme getirilmesi dahi beni çok üzer. Bununla birlikte yıllardır belediyenin kültür merkezlerini devretmekle ilgili gündemi olduğunu hep dile getirmiş ve belli ölçüde kamuoyu yaratmıştım. Gerek şefliğim, gerek dernek başkanlığım dönemimde gerekse de siyasette bulunduğum devirde kültür merkezleri ile ilgili süreçlerin hep yakın takipçisi olmuştum. Deniz Baykal Kültür Merkezi'nin ismi kısmen değiştirilip Ahmet Piriştina Kültür Merkezi'nin odaları özel şirketlere tahsis edildiğinde "kültür merkezleri özelleştiriliyor" demiştim. Cemil Tugay bunu reddetmişti ama gerçek buydu. CHP Genel Merkezi'nde o dönem halka açık olan Facebook hesabımın ekran görüntülerinin büyük ses getirdiğini öğrenmiştim. Yani CHP Genel Merkezi, CHP'li belediye başkanının yaptıklarını doğru bulmuyordu. Zaten devrin belediye başkanı Cemil Tugay'ın kültüre olan yaklaşımının kötü olduğu çok değerli kültür müdürünü görevden alıp yerine başkasını getirmesiyle ortaya çıkmıştı. Belediyenin borçları hep vardı ve borçlardan kurtulmanın en "kolay" yolu ise maalesef Cemil başkanımıza göre kültür merkezlerini elden çıkarmak, bu olmuyorsa borçlar karşılığında devretmekti. Cemil beyin şu anda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu aynı tehlikenin büyükşehir salonları için de doğduğunu not edelim.

2020 – 2021 - 2022 – 2023 yıllarında hep dile getirip yazdığım anlattığım için dönemin Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ile aramız açılmıştı. Üstelik belediye bize kültür merkezlerinin salonlarını vermeyi durdurmuştu. Koro konserlerimizi Mavi Bahçe AVM ve Çiğli Belediyesi salonlarında yapıyorduk. Benden başka koro şefi ya da dernek başkanı konuya ilgi göstermedi. Hatta kültür sanat federasyonu, belediye başkanıyla arası bozulmasın diye sesini çıkarmadı. Sonuç ne oldu? Önceden ücretsiz olarak korolara tahsis edilen salonlar ücretli oldu ve salonların da olduğu kültür merkezlerinin odaları şirketlere verildi. Kurs görülen,n halkın çeşitli eğitimler aldıkları odalar; şirketlere verilerek kurslar kapatıldı.

Kültür Merkezleri, kamunun malı olduğu için özelleştirilmesi veyahut da devredilmesi benim kabul edebileceğim bir durum değildir. Elbette belediyenin 3 milyarı aşan borçlarını ödemesini isteriz. Fakat bana kalırsa 500 milyon lirayı aşan borcu ile KSK'nin durumu gibi belediyenin de durumu umut verici değildir. Yıllardır süregelen belediye şirketleri zararı sürekli sermaye artırımı yolu ile gizlenmek istenmiştir. Kültür Merkezleri'nin mülkiyeti belediyeye ait olmasına rağmen önce intifa (kullanım) haklarının bu şirketlere 10 yıllığına verilmiş olması yakın zamanda da satılması kaçınılmaz gibi görünmektedir. Maalesef çoğu belediye gibi Karşıyaka Belediyesi de çok fazla sayıda eleman çalıştırmakta, elemanları belediye üzerinden alamadığı için şirketleri Kent Aş, Kordelion Aş vb. üzerinden almaktadır. Alınan personellerin pek azı işin gerektirdiği niteliklere sahiptir. Çoğu belediyeye parti veya eş-dost torpili ile girmişlerdir. İşe girdikten sonra ise hemen sendikaya üye olmakta ve zam pazarlığı için belediye başkanı ile karşı karşıya gelmektedirler. Belediye başkanları, arkasında partili yakını bulunan işçileri çıkarmamakta ya da çıkaramamakta ve nihayet işler engellendiği için sendikanın taleplerine boyun eğerek piyasa şartlarının çok üzerinde personele zam yapmaktadır. Sonuç; bilançolarda her geçen gün katlanarak artan zarar olarak görülebilmektedir. Peki bu zararın bedelini neden halk, kendisine ait kültür merkezlerinden olarak ödemektedir. Kültür Merkezleri halkındır, halkın kalacaktır.

Yıllarca, defalarca uyarıp tehlikeyi söylememe rağmen kültür merkezleri ile ilgili tepkime destek vermeyen koro şefleri sırf onların da salon tahsisleri iptal olur diye seslerini çıkarmadılar. Pek çok koro şefi geçimini yalnızca korolardan sağladıkları için onların ses çıkarmamasını bir ölçüde anlamak mümkündür. Ancak şimdi onlar da mağdur olacaktır. Görülmektedir ki artık bıçak kemiğe dayanmış hatta kemiği kesmeye başlamıştır. Yaz tatili olduğundan yazlıklarına çekilen korocuların, sivil toplumcuların çoğu belki de bugün gündeme gelecek konudan habersizdir. Ancak Whatsapp durumumda ve Facebook hesabımda paylaştığım üzere haberdar olarak; bugün hiç olmazsa belediye önünde toplanarak duyarlılıklarını göstermeleri gerekir. Eğer bugün karar onaylanırsa çok kısa süre içerisinde sıra diğer kültür merkezlerine de gelecektir. Büyük olasılıkla Ahmet Piriştina ve Deniz Baykal salonları için de devredilme riski söz konusu olacaktır. Salonlar olmadan koro şefleri korolarıyla nerede konser vermeyi düşünmektedirler; merak etmekteyim!

Kültür Merkezleri; amme hizmetine yarar. Kâr amacı güden kurumlar değildirler. Toplumun geneli için; kültür sanat ve eğitim bakımından gelişme, ilerleme sağlamak için inşa edilmişlerdir. Ülkenin kalkınmasında kültürel işlev ve eğlence işlevi açısından olmazsa olmaz kurumlardır. Devlet olanakları ya da belediyeler tarafından yapılırlar. Nadiren büyük holdingler ya da iş insanları bağış olarak bu merkezleri yapar. Şirketler böyle bir merkez yapmaları halinde bu merkezleri genellikle belediyeye ya da vakfa devrederek halkın kullanımına açarlar. Kültür Merkezleri aynı zamanda siyasi partiler için de toplantı yapma alanlarıdır. Örneğin SGK'ye devredilmesi gündeme getirilen Ziya Gökalp Kültür Merkezi'nde yıllardır Ak Parti'den MHP'ye CHP'den İYİ Parti'ye TKP'den HDP'ye pek çok parti onlarca toplantı ve kongre düzenlemiştir. Yine kültür merkezlerinde dernekler; konferanslar vererek toplantılar yaparak halkı bilgilendirici çalışmalarını sürdürmektediler.

Dostluk Grubu Derneği'nin onursal başkanı ve bir vatandaş olarak ben; "Kültür Merkezleri özelleştirilemez, satılamaz ve kültür sanat kurumları haricindeki kurumlara devredilemez" diyorum. Bu çağrımı toplantıya katılacak meclis üyelerine hitaben bir hemşehrileri olarak da yineliyorum. Ayrıca kültür merkezlerinin isimlerinin önemi dikkate alınarak ve birinin belediye tiyatrosuna ev sahipliği yapması diğerinin ise Cumhuriyet Mahallesi sakinlerine katkısının büyük olması nedeniyle belediye başkanı Sayın Behice Yıldız İşçimenler Ünsal ile belediye meclis üyelerinin yanlış bir karar vermemesi adına yeniden düşünmeleri, söz konusu önergeyi reddederek başkaca borç ödeme yöntemlerini devreye sokması gerektiğine inanıyorum.