![]()
Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
DEMOKRATİK FOBİ NEDİR, NASIL AŞILIR - 3
07/05/2025 Dün 6 Mayıs’tı. 1972’de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi. Denizlerin idamı, İnönü devrinin sonu oldu. Üç gencin idamına Meclis’te “evet” oyu verenler arasında CHP’li milletvekilleri de vardı. İnönü ve Ecevit ise idamlara karşı oy kullanmışlardır. Dönemin Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel’in grubunun en önünde oturarak arkadan görülecek şekilde “evet” oyu için el kaldırdığını biliyoruz. Ecevit 12 Eylül döneminde mahkemelerde yaptığı savunmasında ve ortanın solu kitabında aşırı solun ülkeye zarar verdiğini ancak idamlara karşı olduğunu söyler. Gezmiş, İnan ve Aslan; politik olarak CHP'ye uzaktılar, ayrıca üniter yapının karşısında idiler. Halk destekleri yoktu ve yapmış oldukları eylemleri ile sevilen öğrenci liderlerinden “anarşist” olarak tanınmaya doğru bir gerileme yaşadılar. Özellikle 1969’dan itibaren başlayan TİP'in Doğu ve Güneydoğu mitinglerinde ortaya attığı Kürtçülük propagandasından etkilenmişlerdi. Filistin Kurtuluş Örgütü’ne katılarak silahlı eğitim aldılar. Ecevit ise hümanistti. İnsana ve sanata değer verirdi. Aynı zamanda antikomünist ve milliyetçi idi. "Sosyal Demokrasi"de milliyetçilik olmadığından Kemalizm ve devrimciliği de barındıran inançlara saygılı laikliği benimseyen "Demokratik Sol" felsefesini ortaya koydu. 12 Mart Muhtırası ile kurulan Nihat Erim hükümetine destek vermedi ve İsmet İnönü'nün bu hükümete destek vermesine karşı çıkarak CHP genel sekreterliğinden ayrıldı. Parti içi mücadele başlattı. 6 - 7 Mayıs 1972 tarihinde yapılan CHP 5. Olağanüstü Kurultay’ında yarışı Ecevit'in ekibi kazandı. "Ya ben ya Bülent" diyen İnönü devri idamlarla birlikte bu kurultayda bitiyordu.8 Mayıs 1972’de CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa edecek, 14 Mayıs 1972’de genel başkanlığa Bülent Ecevit seçilecekti. Yani CHP idamlara karşı gösterdiği tavırla ve muhtıra ile oluşturulan hükümete olan tavrıyla “demokratik fobi”nin iki açık örneğini vermiştir. Fobisi olanlar idamlara evet deyip I. Erim hükümetini desteklerken, cesaret gösterenler idamlara hayır deyip Erim hükümetine de destek vermediler. İsmet İnönü, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarından biri olmasına ve çok partili siyasi ortamı kazandıran isim olmasına rağmen asker karşısında demokratik tavır sergileyememiş, direnmemiş hatta askerden yana olmuştur. Aynı şekilde Kemal Satır ve 51 arkadaşı da demokratik fobinin esiri olarak Cumhuriyetçi Parti’yi kurdular. Bir diğer Ortanın Solu karşıtı yani bir anlamda demokratik fobiye sahip isimlerden Turhan Feyzioğlu’nun Güven Partisi ile birleştiler. Cumhuriyetçi Güven Partisi önce Naim Talu hükümetine 1973 seçimlerinden sonra I. Milliyetçi Cephe hükümetine destek verecek kadar sağcılaştı.* CHP’nin solculuğu eskiden beri tartışmalıdır. CHP’nin sola ve sosyal demokrasiye yönelme tarihi 1960’lı yılların tam ortası olarak bilinir. Oysa CHP’nin solcu ve devrimci misyonu bence Atatürk dönemi ile başlar fakat açıkça ilan edilmemiştir. Devlet sosyalizmini savunan Atatürk, komünizmin toplumsal bir mesele olduğunu ve bu tarz idarenin bize uygun olmadığını belirtmiştir. “Evvela sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı!” sözünü daha 23 yaşındayken 1904’te söylemişti. Tüm bunlar Atatürk’ün felsefe bakımından sosyal düşünceye sahip olduğunu gösterir. Ayrıca Atatürk, devletin ekonomideki konumunu bireyin önüne geçen ve rekabeti azaltan değil, özel teşebbüsün devreye giremediği ya da milli menfaatlerle ilişkili alanlarda olması gerektiğini söylemiştir. (1) 1965’te İsmet İnönü’nün partinin “Ortanın Solu”nda olduğunu ilan etmesi CHP tarihi içinde bir dönüm noktasıdır. Ortanın Solu, aynı adla yazdığı kitapla birlikte hareketin lideri Bülent Ecevit’in kişiliğiyle bütünleşmiştir. 1966’da Ecevit’in CHP Genel Sekreteri olması ile Ortanın Solu sistemli yapıya kavuşmuştur. Fakat CHP, ortanın solunda olduğunu kitleler nezdinde inandırıcı yapıya kavuşturamamıştır. Çünkü genel başkan İnönü iken “demokratik fobi” geliştiren halk, CHP’yi sol olarak nitelendirememiştir. Ecevit ve arkadaşları solculuklarını 70’li yıllarda “demokratik sol” adıyla programlaştıracaktır. Tüm bu süreçler, CHP içinde son derece netameli (çatışmalı) geçmiş ve kırılmalara neden olmuştur. 70’li yılların sonuna gelindiğinde esnaf yani küçük burjuvazi kesimi Ecevit’ten neredeyse tamamen kopmuştur. Buna karşın Ecevit’in halkçılığa sığınması ve tam anlamıyla halkçı programlar izlemesi dikkat çekicidir. Her ne kadar Ecevit, o dönem söylemleri ve eylemleri ile ileride “popülizm” ile suçlansa da Ecevit’in varlığı Tükiye’nin aşırı sola kaymasına engel olmuştur. Ecevit’in bu nedenle sosyalist ve komünistlerce sağcı, sağ ve muhafazakâr kesimlerce solcu bulunması ilginçtir! Fakat CHP’nin ilgili yıllardaki seçim beyannameleri ve program çıktılarına bakıldığında; sermayeye karşı çıkılmadığı ancak işçi haklarından yana tavır alındığı açıkça görülür. Türkiye’de ortanın solunda, demokratik solda olmayan sol, en emek yoğun çalışılan topraksız köylüyü yok saymış ya da önemsememişti. Oysa o yıllarda Türkiye bir tarım ülkesi ve halkının %60’ından fazlası da kırsal kesimde yaşayan insanlardan oluşuyordu. Elbette köylü kasketi giyen Ecevit ilgi görecekti. Bu Atatürkçü politikalara da uygundu. Çünkü Atatürk, üreten köylü milletin efendisidir demişti. Ecevit’in liderliğinde Türkiye’de düzen değişikliğinin gerçekleşmesi için şartlar elverişliydi. Sömürü düzeni ortadan kalkacaktı. “Sosyal Demokrat” düzen kurulacaktı. Fakat anarşi ve dış güçler ile onların içerideki çocukları sosyal demokrasinin sandık yolu ile iktidara gelmesine mani oldu. Türkiye Alevi – Sünni, sağcı – solcu çatışmasına sürüklendi. Sosyal demokratlar, “silah üstüne silahsız yürüyebilecek ölçüde bir kahramanlık” sergilediler. CHP, ulusal kurtuluştan sonra sola açılmayı da başarmıştı. Faşizmle mücadele ediyordu. Mücadele çok zorluydu. CHP’nin otobüsü taşlanıyor, Ecevit defalarca kez suikast ile öldürülmek isteniyor, 1 Mayıs 1977’de Taksim’de işçi bayramı kana bulanıyordu. Karaoğlan’ın varlığı toplumdaki demokratik fobinin kırılmasını sağlayamadı. Çünkü güçlü bir şekilde tek başına iktidara gelememişti. Ülke ekonomisi de bozuktu. “Ne ezen ne ezilen; insanca, hakça bir düzen” hukuk kurallarının geçerli olduğu, eğitimde ve gelirdeki dengesizliklerin ortadan kalkmasını amaçlayan sağlıklı bir sosyal kalkınma programının sloganıdır. Feodalizm, ortadan kalkacak; halk işlediği toprağın egemeni olacaktı. Toplumda düşünce ve eylem özgürlüğü sağlanacaktı. Bu olanaklar demokrasi ile sağlanacağı için artık kimsenin demokrasiden yana korkusu olmayacak ve demokratik fobi geliştirmeyeceklerdi. Halk kendi göbek bağını kendi kesecek ve emperyalistlerle yerel ağalarının boyunduruğundan kurtulacaktı. Buna kısaca “Demokratik Halk Devrimi” diyoruz. (2) Eğer bu devrim gerçekleşmiş olsaydı yani halk özgür iradesiyle; para babalarını, delege ağalarını bir takım vitrin ve şovmen görevi gören insanları değil de kendinin gerçek temsilcilerini yönetimlere getirebilse idi; kapitalizmin esiri olmayacaktı. Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde çıkarılan 24 Ocak 1980 kararları, arkasından gelen 12 Eylül 1980 darbesi ve peşi sıra ANAP hükümetleri ile Turgut Özal, Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapma hevesi uğruna demokrasiden uzaklaştırıp halkta “demokratik fobi” oluşturdular.
Atatürk'ün kaleminden çıkan Medeni Bilgiler kitabından ekonomi fikirleri:
2. Demokratik Halk Devrimi kitabı, Halil Semih Eryıldız, Kalite Matbaası, Ankara 1977 | ||
Yorumlar | ||
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın | ||
Yazarın diğer yazıları | ||
DEMOKRATİK FOBİ NEDİR, NASIL AŞILIR? - 4 - 11/05/2025 | ||
DEMOKRATİK FOBİ NEDİR, NASIL AŞILIR? - 4 11/05/2025 | ||
DEMOKRATİK FOBİ NEDİR, NASIL AŞILIR? - 2 - 06/05/2025 | ||
DEMOKRATİK FOBİ NEDİR, NASIL AŞILIR? - 2 Ahmet Eren Özen 6/5/2025 | ||
DEMOKRATİK FOBİ NEDİR, NASIL AŞILIR? - 1 - 05/05/2025 | ||
DEMOKRATİK FOBİ NEDİR, NASIL AŞILIR? - 1 Ahmet Eren Özen 4/5/2025 | ||
OSMANLI'NIN AYDINLIK YÜZÜ: MİTHAT PAŞA - 01/05/2025 | ||
OSMANLI'NIN AYDINLIK YÜZÜ: MİTHAT PAŞA - Ahmet Eren Özen - 01/05/2025 | ||
ŞERİF KUTLUDAĞ HOCAYA SELAM OLSUN - 29/04/2025 | ||
ŞERİF KUTLUDAĞ HOCAYA SELAM OLSUN - Ahmet Eren Özen - 29/4/2025 | ||
HUKUKA YÖN VEREN FELSEFE - 28/04/2025 | ||
HUKUKA YÖN VEREN FELSEFE - Ahmet Eren Özen 28/4/2025 | ||
SAHNEDE ÖLEN SANATÇI ŞEHİT, YARALANAN GAZİDİR - 01/04/2025 | ||
SAHNEDE ÖLEN SANATÇI ŞEHİT, YARALANAN GAZİDİR - Ahmet Eren Özen - 1/4/2025 | ||
İHANET SARMALINDA TÜRKİYE - 15/03/2025 | ||
Ahmet Eren Özen - İHANET SARMALINDA TÜRKİYE - 15/3/2025 | ||
ALDATMA VE ALDATILMAK - 17/02/2025 | ||
Ahmet Eren Özen - ALDATMA VE ALDATILMAK 17/2/25 | ||
![]() | ||